Sarıyer Mutlu Son Masaj Esra Hanım

Sarıyer Mutlu Son

Sarıyer Mutlu Son Mine’yi kim bilir bu sebepten zorluyor ve yaşamına tam olarak alamıyordu. Bunun bir cevabı var mıydı bilemiyordu. Fakat sırların örttüğü bir gerçeklik tülden bir hayaldir. Hayallerinin perdesi ne vakit açılacaktı, bunu bilemiyordu. Uğraştığı bir Meryem ikonası vardı. Onu izledi uzun uzun. Hâlâ dudaklarını, gözlerini istediği gibi boyayamamıştı. Bir türlü bitmek bilmiyordu. Elleri, kumaşının drapeleri, her şey mükemmeldi fakat surata bir türlü konsantre olamamıştı ve suratlar Fuat için nerede ise ikonaların en kutsal kısımlarıydı.

Başka bir ikonanın zeminini işlemeye başladı. İkona yaparken genelde çok yakından bakıyordu Fuat, fotoğraf genelde uzaktan bakılarak yapılır ama ikonada detaylar önemlidir. Fuat ikonanın içine girmeyi sevmiş olduğinden iyice yaklaşıyor ve hep yeni keşifler yapmayı umuyordu. Bu yüzden daha kırk bir yaşlarında sportif ve zayıf bir bedene sahip olmasına rağmen hafif bir kamburu çıkmıştı. Bunda uzun boyunun da etkisi büyüktü.

Sarıyer Mutlu Son

Sarıyer Mutlu Son Kırılgan mavi gözleri vardı, belki de artık eskisi şeklinde iyi görmüyordu ama gözlük takmayı da reddediyordu. Gözlerinde her an ağlayacakmış gibi bir duygusallık vardı. Eskiden daha bebeksi bir surata sahipken seneler içinde daha erkeksileşmiş, kumral saçlarının şakakları hafif beyazlamış ve şimdi çok çekici bir hal almıştı fakat kendisi pek bunun bilincinde değildi. Kendisini halen on altı yaşlarında zannederdi ve bazı hareketleri hakkaten de çocukça olabiliyordu. Çok içine kapanık ve çocuksuydu. Yaralı bir ruh taşıyordu sanki. Kim bilir en başta Mine, Fuat’ın bu tarafını görmüş ve ona şefkat besleyerek teslim olmuştu.

Fuat’ın en baÅŸta böyle bir talebi de yoktu. Onun hakikaten bir kadına haiz olmanın iyi mi bir his olduÄŸunu bilmesini ve ona bu iktidarı vererek kendine güvenmesini saÄŸlamayı istemiÅŸti. Mine ile ilk karşılaÅŸtıkları vakit Mine’nin en dikkatini çeken bu genel hali ve gözleri olmuÅŸtu. Gözler ruhun aynasıdır. Dalgalanan, hafifçe aÄŸlamaklı gözleri çarpmıştı onu. Türlü türlü mavi göz vardır, kimisi buz gibi soÄŸuktur, kimisi boncuk gibidir, kimisi çakır bir keskinlikte. Fuat’ın gözleriyse deniz gibiydi, hafifçe deÄŸiÅŸken dalgalı, derinlikli… Ama o gözler bir aÄŸlama öncesi titreyen, kırpışan gözler gibiydi de bununla beraber. Denizlere âşık Mine normalde erkeklerde hep bir koruyuculuk, kollayıcılık ararken ona karşı acayip bir sevgi, ÅŸefkat ve kucaklama, içine alma isteÄŸi duymuÅŸtu.